Temelelektronik.info

Bilgiler > Doğalgaza ve TÜpgaza koku katılması



Doğalgaza ve TÜpgaza koku katılması

evlerimizde, otomobillerde ve endüstriyel alanlarda yakıt olarak kullandığımız likit petrol gazı ve doğalgazın kokusuz olduğunu ve aslında sonradan kokulandırıldığını mutlaka duymuşsunuzdur. peki bu gazların tamamının kokulandırılması gerektiği düşüncesine sebep olan trajik olayı hiç duydunuz mu?

günlük yaşantımızda evlerimizde ısınmak için ya da yemek yapmak için, otomobillerimize yakıt olarak, çakmak gazlarına ya da kamp tüplerine yakıt olarak doğalgaz ya da “lpg” olarak kısaltılan likit petrol gazı kullanıyoruz.

bunlardan doğalgaz, yerkabuğu içindeki fosil kaynaklı, petrol türevi yanıcı bir gaz, içeriğinin büyük çoğunluğunu metan gazı oluşturuyor, muhteviyatındaki diğer gazlar ise etan, propan ve bütan; az miktarda da karbondioksit, azot, helyum ve hidrojen sülfür gibi gazlar içeriyor. tabii başroller daima metanda; yardımcı oyuncu ise etan, diğerleri de sözlü ve sözsüz figüranlar…

evlerimizde tüpgaz, otomobillerimizde ise yakıt olarak kullandığımız likit petrol gazı ise doğalgazın ayrıştırılması ile elde edilen başrolleri bütan ve propanın paylaştığı bir gaz.

bu iki gazın en önemli özellikleri muhteviyatlarında bulunan gazların kokusuz gazlar olması, kolay sıvılaştırılabilmeleri ve son derece yanıcı olmaları. dolayısıyla bu gazlar hem saklanılabilirlik konusunda avantaj sağlıyor, hem de ne kadar az miktarda saklasak bile son derece yanıcı oldukları için çok az miktarlarla dahi oldukça yüksek enerji elde edebiliyoruz. bu yüzden bu gazların kokusuz olması büyük bir tehlike arz ediyor, çünkü çok az bir miktarı bile lambaya bastığımız anda alev alıp evimizi bile patlatabiliyor, üstelik bu az miktar kolaylıkla sıvılaştırılabildiği için mutfak tüpü gibi küçük hacimlere bile rahatlıkla sığdırılabiliyor.

doğalgazın boru hatları vasıtasıyla kullanımı amerika’da 1920’lerde başlıyor, tüpgazın* kullanımı ise 1920-1930 yılları arasında ülkeler arası ulaşım için kullanılan zeplinlerin hurdalarından alınan tüplerle başlıyor. ikinci dünya savaşından sonra ise doğalgaz ve tüpgaz ticareti daha da gelişerek ivmeleniyor.

büyük buhran’ın yaşandığı 2. dünya savaşı öncesi yıllarda ise petrol yataklarınca zengin teksas’ta, bu enerji kaynakları vasıtasıyla istihdam ve ekonomik hareketlenme sağlamak için new london kentine büyük bir okul inşa ediliyor. “ilim irfan sahibi gençler yetişsin de hem güzel teksasımız hem de güzel amerikamız refaha ersin” diye… eskiden bizim anne babalarımız da ekonomik sıkıntının ancak ve ancak ilim irfan sahibi evlatlar yetiştirmekle giderilebileceğini düşünür, günü kurtarmak yerine gelecek inşa ederlerdi, o günler çok güzel günlerdi ve aklın yolu da birmiş demek ki insanlar sadece yeraltı kaynaklarıyla köşeyi dönebileceklerini düşünmek yerine yeraltı kaynaklarını eğitimin desteğiyle değerlendirebileceklerini düşünmüşler. 

öyle ağır bir kriz döneminde o zamanın parasıyla 1 milyon dolar gibi dev bir bütçeyle(wikipedia bugünün parasıyla 18 milyon dolar gibi bir meblağ olduğunu söylüyor) ve harika bir mimari projeyie bu yapı 1932 yılında hayata geçiriliyor ve new london school olarak teksas halkının hizmetine sunuluyor.12

ne var ki okul yöneticileri, okul yatırımcıları kadar vizyon sahibi olmadığından, asıl projedeki kalorifer radyatörlerinin sayısını okulun ısınması için yeterli bulmuyor ve okula asıl projeye ek 72 kalorifer radyatörü daha ekliyor. çok güzel ısınıyorlar, öğrenciler rahat yöneticiler rahat ama 72 ek radyatörün harcadığı ekstra gaz biraz can sıkıyor ve yöneticiler bu sefer de parade gasoline company’nin okulun yakınlarından geçen boru hattından kaçak yollarla gaz çekmek için anlaşmalı oldukları gaz şirketi union gas ile anlaşmalarını sonlandırıyor ve çatalı görünen ustalar eşliğinde pgc’nin borusuna derme çatma bir boru hattı döşetiyor. bu kaçak döşenen hat, parade gasoline company’nin atık gazlarından oluştuğu için pgc bunun pek üzerine düşmüyor. pgc üzerine düşmüyor ama bu hat zaten atık gazlara ait bir hat olduğu için gaz akışı düzenli bir şekilde seyretmiyor ve bazen sızıntılar kaynaklı parlamalar dahi ortaya çıkabiliyor.

öğrenciler sıklıkla baş ağrısı şikayetleriyle okul yönetiminin kapısını aşındırsalar da yönetim bunu gaz kaçağına bağlamıyor ve 18 mart 1937 perşembe günü, saat üçü çeyrek geçe okul zilinin çalmasıyla beraber amerika birleşik devletleri, tarihinin en büyük trajedisini yaşıyor. öğrenci ve öğretmenleriyle birlikte toplam 600’den fazla kişinin bulunduğu okul, bodrum katta biriken gazların parlamasıyla birlikte havaya uçuyor.123

kimi kaynaklarca vefat edenlerin sayısı 298, kimi kaynaklarca 425 olarak söyleniyor, kesin olan şeyse vefat edenlerin çoğunun ortaokul-lise çağlarında gencecik çocuklar olması…

bu patlamadan sonra ise teksas’ta, doğalgaz ve tüpgazların içine düşük molekül ağırlığına sahip gazlar olan, böylece de havaya hızlı bir şekilde karışıp kendilerini çabucak hissetmemizi sağlayan, çürük yumurta kokulu mercaptanlar eklenmeye başlanıyor, sonrasındaysa bu uygulama tüm dünyada yaygınlaşıyor.

bugün hemen hemen her ülkede, gaz şirketleri için belli kokulandırma standartları ve belli denetlemeler mevcut. örnek olarak evimize doğalgaz bağlatmak istediğimizde bile öncelikle tesisatı kuran kimselerin, sonrasında ise gaz şirketinin sıkı kontrollerine ve denetlemelerine şahit oluyoruz, hatta bazen tek seferde doğalgazımızı bağlatamıyoruz bile… ama ne yazık ki tüm bu standartları ve bu denetlemeleri akıl etmek, teksas’ta bir trajedi yaşanmadan mümkün olmamış…

kaynaklar;
kokular kitabı, vedat ozan
new london school patlaması wikipedia sayfası
american oil&gas historical society web sitesi
new london museum web sitesi
wikipedia doğalgaz sayfası


sonraki bilgi:      Kyocera FS-3040MFP+ Admin Şifresi

önceki bilgi:       1. Dünya savaşında Almanya'yla savaşmamız

 
 

Bu sayfaya 280  defa bakıldı


Bu internet sitesi kar amacı gütmemektedir. Bu içeriğin siteden kaldırılmasını istiyorsanız alttaki butonu kullanarak içeriğin kaldırılması için istekte bulunabilirsiniz.